İZMİR 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU
İzmir 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 18 Mart Çanakkale Zaferinin 108.Yılını Kutlama ve Çanakkale Şehitlerini Anma Programı Yapıldı.

 

           İzmir 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 18 Mart Çanakkale Zaferinin 108.Yılını Kutlama ve Çanakkale Şehitlerini Anma Programı Yapıldı.

          Kurumumuzda bulunan hükümlü ve tutukluların katılımıyla, onların vatan ve millet sevgisini artıracak,  milli birlik ve beraberliği sağlamak,  milli ve manevi değerlerimizi yükselterek tarihsel ve kültürel geçmişimizi bu günlere taşıyıp manevi ve milli değerlerimizin özümsenmesini sağlamak amacıyla önemli gün ve haftaların, günün anlam ve önemine yakışacak şekilde kutlanması için programlarlar düzenlenmektedir.

          Bu duygu, düşünce ve amaçla kurumda hükümlü ve tutukluların aktif görev aldığı ve birçok hükümlü/tutuklunun izleyici olarak katıldığı 18 Mart Çanakkale Zaferinin 108.Yılını Kutlama ve Çanakkale Şehitlerini Anma Programı düzenlendi.

20.03.2023 Tarihinde kurum çok amaçlı salonunda düzenlenen kutlama ve anma programına, Kurum Müdürü, Kurum 2. Müdürleri, İdare Memurları, diğer servis çalışanları, infaz koruma memurları ve çok sayıda hükümlü tutuklu katıldı.

          Saygı duruşu ve İstiklal Marşının hep birlikte okunmasının ardından kurum öğretmeni M. Doğan YILMAZ tarafından günün anlam ve önemine ilişkin konuşma yapıldı. Kurum öğretmeni konuşmasında şunları söyledi:

           “Çanakkale Zaferi, meydana getirdiği nihai sonuçlar açısından son  derece önemlidir. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

Çanakkale Zaferi, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş, dolayısıyla savaş iki yıl uzamış, bu arada çıkan Bolşevik ihtilali ile Rusya savaş dışı kalmıştır. Bu durum ihtilal Rusya’sı ile müttefiklerini birbirinden ayırmış, kurtuluş savaşı yıllarında kuzeyde güvenliğimizi sağlamış ve zafere ulaşmamızı kolaylaştırmıştır. Türk ordusunun zaferi, İngiltere ve Fransa'nın sömürgelerindeki prestijine bir darbe, esir milletlere bir ümit ve istiklal ışığı olmuştur.

Çanakkale Zaferi, Türk askerinin direnme gücünün, fedakârlık ruhunun ve vatanseverlik şuurunun bir abidesidir. Harpten önce kıymeti üzerinde tereddüt edilen Türk ordusu, iyi sevk ve idare edildiği zaman ehliyetli ellerde, bin bir yokluk ve zarurete rağmen neler yapmaya muktedir olduğunu dünyaya göstermiş ve Balkan yenilgisinin kara lekesini tertemiz kanıyla silmiştir.

 Bilindiği gibi, büyük hadiseler olağanüstü şahsiyetleri, büyük ve müstesna kabiliyetleri meydana çıkarmaktadır. Mustafa Kemal'in ortaya çıkışında Çanakkale savaşları kader tayin edici bir merhale olarak gözümüze çarpmaktadır.

Çanakkale Zaferleri, Mustafa Kemal’in ordu içinde olduğu kadar tüm milletçe de tanınmasına vesile olmuştur. Bu suretle Türk Milleti, 1966'dan beri makûs istikamette gelişen talihini yenecek olan liderlerini bulmuştur.  Çanakkale, Milli mücadelenin bir nevi başlangıcı sayılmaktadır. Çanakkale, Türk'ün vatanseverliğinin, cesaretinin, mücadele azminin ve kahramanlığının sembolüdür.

Osmanlı Genelkurmayı'nın genel kabul gören verilerine göre ise Türklerin kayıpları 55 bin ölü, 100 bin yaralı, 10 bin kayıp, 21 bin hastalıktan ölüm, 64 bin hasta olmak üzere 250 bin kişi olarak gösteriliyor.

İngiliz ve Fransızlar, savaşın başından sonuna kadar Çanakkale'ye 489 bin asker gönderdi. İngiliz güçler için savaşın insani bilançosu, 43 bin ölü, 72 bin yaralı, 90 bin hasta olmak üzere 205 bin; Fransızların ise, hayatını kaybeden, hasta ve kendilerinden haber alınamayanlar bir arada hesaplanınca toplam 47 bin kişi oldu. Genel toplamda Müttefiklerin kayıp sayısı 252 bin kişiyi bulmuştur.”

Kurum öğretmeni, konuşmasında Çanakkale Savaşlarının dünyanın en kanlı, en büyük ve bir o kadarda dramatik savaşı olduğunu, en dramatik yönünün ise ANZAK’larla yapılan savaş ve cephede yaşananlar hakkında kısa bilgiler verdi:

 

ANZAK (ANZAC) sözcüğü, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (Australian And New Zeeland Army Corps) kelimelerinin baş harflerinden meydana getirilmiş bir kısaltmadır.

Birinci Dünya Savaşı başlarında bu iki ülkeye ait birliklerin katılmasıyla kurulan kolordu, bu kısaltılmış isimle tarihteki yerini almış, önce Çanakkale’de, daha sonra da Ortadoğu ve Avrupa savaş alanlarında müttefikleri hesabına önemli hizmetler başarmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın başında İngiltere, Almanya’ya karşı savaşa girerken, dominyonlar yasasına göre, Avustralya ve Yeni Zelanda Meclisleri, isterlerse tarafsız kalabilirlerdi. Yeni Zelanda ve Avustralya halkı tarafsız kalmak yerine gönüllü olarak savaşa girmek istemişlerdir.

İngiltere’nin yanında Çanakkale’de savaşan ANZAK’lar, Türklerin barbar bir millet olmadıklarını aksine, cesur ve mert olduklarını anlamışlardır. Bunu da gerek savaş sırasında, gerekse de savaştan sonra dile getirmişlerdir. Çanakkale’de çarpışan Mehmetçikle, ANZAK’lar arasında uyanan karşılıklı saygı, sevgi ve sempati savaş alanlarında görülmesi olağanüstü bir olay olarak tarihe geçmiştir.

M. Doğan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

 

Türkleri sadece cesur askerler değil, aynı zamanda soylu bir millet olarak tanıdıklarını söyleyen ANZAK’ların Atatürk’e olan hayranlıkları ve sevgileri Çanakkale savaşının ayrı bir yönüdür. Bu savaş dünyada eşine rastlanılamayacak bir duygusal ilişkiyi ortaya çıkarmıştır. Çanakkale’de Türklere karşı savaşan ANZAK’ların Atatürk’e olan sevgi ve hayranlığının yıllar boyu sürdüğünün en anlamlı göstergesi, 1 Mart 1978’de Avustralya’nın Queennsland eyaletinde açılan Gelibolu Anıt Çeşmesi’ne konan yazıtta Atatürk’ün Çanakkale’de şehit düşen yabancı askerlere hitaben söylediği sözlerin yer almasıdır.

Atatürk’ün Çanakkale’de Türklere karşı savaşan ve şehit olan yabancılara hitaben söylediği sözler şöyledir : “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen Analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Programın devamında kurum personellerinden infaz ve koruma memuru Samet ÖZÇELİK’in Mehmet Akif ERSOY’un “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirini okumasının ardından günün anlam ve önemine ilişkin TRT arşivinden alınan video ve kısa film gösterimi yapıldı.

          Hükümlü ve tutuklardan oluşan oratoryo grubunun hazırlamış olduğu “Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşı” konulu sunumu salonda bulunan izleyiciler tarafından uzun süre alkışlandı. Ardından İstiklal Marşı ve “Bu Vatan Kimin” adlı şiir hükümlü ve tutuklular tarafından koro halinde okunarak program sonlandırıldı.

          Programda hükümlü ve tutukluların gösteri ve sunumları videoya alınarak merkezi yayın sisteminden tüm hükümlü ve tutukluların izleyeceği şekilde yayınlandı ve ayrıca Çanakkale Belgeseli ve Çanakkale Savaşı ile ilgili filmler merkezi yayından hükümlü ve tutuklulara izlettirildi.