İzmir 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 12 Mart İstiklal Marşının
Kabulünün 102. Yılını Kutlama ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Programı Düzenlendi.
Kurumumuzda bulunan hükümlü ve tutukluların moral motivasyonlarını artırmaya yönelik olarak onların vatan ve millet sevgisini artırmak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, milli ve manevi değerlerimizi yükselterek tarihsel ve kültürel geçmişimizi bu günlere taşıyıp manevi ve milli değerlerimizin özümsenmesini sağlamak amacıyla önemli gün ve haftalarda günün anlam ve önemine yakışacak şekilde programlarlar düzenlenmektedir.
Bu duygu, düşünce ve amaçla hükümlü ve tutukluların aktif görev aldığı ve birçok hükümlü/tutuklunun izleyici olarak katıldığı 12 Mart İstiklal Marşının Kabulünün 102. Yılı ve Mehmet Akif Ersoy’un Hayatı konulu program düzenlendi. Kurum çok amaçlı salonunda düzenlenen kutlama ve anma törenine, Kurum Müdürü, Kurum 2. Müdürleri, İdare Memurları, diğer servis çalışanlar, infaz koruma memurları ve çok sayıda hükümlü tutuklu katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının hep birlikte okunmasının ardından kurum öğretmeni Resul OLCA tarafından günün anlam ve önemine ilişkin konuşma yapıldı. Kurum öğretmeni yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Milletlerin hayatında geleceklerine yön veren önemli olaylar kilometre taşı niteliğinde abidevi şahsiyetler vardır. Genç nesillerin iyi yetişmeleri, geleceğe güvenle bakabilmeleri, millet hayatında yeni değerlerin ortaya çıkabilmesi ve milli şuurun ayakta tutabilmek için bunları hatırlamak gerekir.
İşte kara günlerimizin göstergesi, kahramanlık destanımız, heybetli kimliğimiz, yurt severlik ve özgürlük aşkımız İstiklâl Marşı ve milletimizin sinesinden çıkarak onun acılarını, umutlarını, kararlılığını " Hayal ile yoktur alkış verişim, her ne demişsem görüp de söylemişim" diyerek abideleştiren Mehmet Akif...
Her yıl 12 Mart tarihi İstiklal marşının kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü olarak kutlanır. İstiklal Marşı'nı anlamak için onun hangi şartlarda yazıldığını bilmemiz ve bu çerçevede değerlendirmemiz gerekmektedir. Kısa süre sonra da Millî Eğitim Bakanlığı, Millî marş yazımı için TBMM’den kanun çıkartarak yarışma düzenler. Yarışma için 724 şiir gönderilir. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenir. 6 tanesi ayrılır. Ama hiçbiri milli marş olacak değerde bulunmaz.
Bu arada Çanakkale Savaşları dolayısıyla yazılan ve akıllardan çıkmayan “Çanakkale Şehitleri’ne” adlı şiiriyle hafızalarda yerini alan ve Anadolu’nun değişik yerlerinde verdiği hutbelerle, Millî mücadelenin manevi hazırlayıcılarından olan Mehmet Akif’ den millî marşımızı yazması için büyük bir beklenti oluşmuş, ancak Akif ödül nedeniyle yarışmaya katılmamıştır.
TBMM, Akif’in marşımızı yazması için yarışma şartlarını değiştirdi ve Mehmet Akif’e şiirini yazması için davet göndermişti. Yabancı işgalleri yetmezmiş gibi, iç isyanlarla da boğuşulmuş. Yunanlıların İnönü’de yenilmesi ve Ankara Hükümeti’nin çeşitli devletler tarafından tanındığı günlerde Akif eserini tamamlayarak Meclis’e sunar.
Finale kalan yedi şiir çoğaltılarak milletvekillerine dağıtıldı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Akif'in şiirini bütçe görüşmeleri sırasında Bütçe Komisyonu önünde okudu. Şiirin yeni yılbaşında TBMM kürsüsünde okunması önerildi. Hamdullah Suphi Bey zaten çok iyi bir hatipti. Kürsüye gelerek o gür ve coşkulu sesiyle Akif'in şiirini okuyunca çok alkış aldı.
12 Mart 1921 günü yapılan Meclis görüşmeleri sırasında Balıkesir Milletvekili İsmail Fazıl Paşa Akif'in şiirinin bir daha okunmasını teklif etti. Hamdullah Suphi Bey kürsüye gelerek, coşkulu ve heyecanlı olarak şiiri bir daha okudu. Milletvekilleri ayakta dinlediler ve alkışladılar. Aynı anda İstiklâl Marşı üzerinde tartışma ve görüşmeler başladı. Bazı milletvekilleri bu şiir seçiminin kurulacak özel bir komisyonda yapılmasını teklif ettilerse de, oturumu yöneten ikinci başkan Adnan Adıvar Akif'in şiirinin kabulünü milletvekillerinin oyuna sundu. Çoğunluğun oylarıyla 12 Mart 1921 de İstiklâl Marşı'mız kabul edildi.
Millî şairimiz Mehmet Akif, Arnavutluk’un İpek Kasabası Susişa Köyü'nden İstanbul'a gelerek, çalışkanlığı, azmi, iradesi ve başarısı sayesinde Fatih Medresesi Müderrisliğine kadar yükselmiş, titizliği ve temizliği sebebiyle "Temiz Tahir Efendi" diye adlandırılan bir babanın oğludur. 1873 yılında İstanbul’da doğmuştur. İstiklâl Marşı Şairi Mehmet Akif, 27 Aralık 1936'da 63 yaşında İstanbul'da vefat etti.
Asıl mesleği veterinerlik olan şair Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir. Şiirlerini topladığı Safahat adlı eseri yedi ciltten oluşmaktadır.
Kurum öğretmeni Resul Olca konuşmasına şöyle devam etti:
“Saygı değer dinleyiciler! Bütün bu anlatılan şeyleri mutlaka daha önceden de duydunuz ve belki de birçoğunuzun ruhunda derin akisler uyandırdı. Bizler şu anı yaşayanlar olarak geçmişin mirasını ve geleceğin emanetini taşıyoruz. Geçmişte yaşayanlar şanlı atalarımız, şehit dedelerimiz bize bu güzel vatanı miras bıraktı. Bizler de gelecek nesillere bu kutsal emaneti en güzel şekilde taşımalıyız. Unutmayınız ki omuzlarımızda geleceğin sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu taşımak öyle kolay değildir. Çalışmak ister, fedakârlık ister. Bizden sonra gelecek nesillere güçlü ve gelişmiş bir ülke bırakmak, geçmişin mirasını geleceğe emanet olarak taşımak için çok çalışmalıyız.”
Program, İstiklal Marşımızın Mehmet Akif ERSOY tarafından yazılma süreci ile ilgili video ve kısa film gösterimi ile devam etti. Hükümlü ve tutuklardan oluşan oratoryo grubunun hazırlamış olduğu “İstiklal Marşımız” konulu sunumu salonda bulunan izleyiciler tarafından büyük beğeni aldı ve uzun süre alkışlandı. Program, hükümlü ve tutukluların İstiklal Marşını koro halinde okuması ile sonlandırıldı.
Programda hükümlü ve tutukluların gösteri ve sunumları videoya alınarak merkezi yayın sisteminden tüm hükümlü ve tutukluların izleyeceği şekilde yayınlandı. İstiklal Marşının yazılma süreciyle ilgili belgesel ve filmler merkezi yayından hükümlü ve tutukluların izlemesine sunuldu.